İnanın bana söyledikleriniz benim hiç ilgimi çekmiyor.
Ben; cümlelerinizin bana ne hissettirdiğine, beni heyecanlandırıp heyecanlandırmadığına bakıyorum.
Bunlar yoksa açıkçası söyledikleriniz bana pek bir şey ifade etmiyor.
Bana kendimi iyi hissettirmiyor.
Öyle değilmişim gibi davranmak zorunda kaldığım durumlar sadece mecburiyet hissinden.
Kusursuz birisiymişim GİBİ davranmanıza da ihtiyacım yok.
İhtiyacım olan tek şey bana kılavuzluk yapacak bir cümle o da konuştuklarınıza bakılırsa sizde de yok.
Hem kim kime kılavuzluk edebilir değil mi? Kendiyle çelişenler ordusuyuz.
Ama bizi ayıran çelişkilerimizin farkı.
Siz işine geldiği gibi konuşanlar, kendilerine hak gördüklerini bir başkasına haram sayanlar çelişkileriyle ne verebilir ki bana?
Bizi ayıran o ince vicdan çizgisine gelince ben de çelişirim elbette ama sizin bildiğinizden
İşte bunların hepsi fazla empati yapmaktan ileri geliyor.
Kırılganlık, naiflik, utanma duygusu yani insan olmanın temel ihtiyacı hani sizin aklınızın ucundan geçmeyen, geçse de vicdanınız sesinden çok kapı gıcırtısı yerine koyduğunuz.
Hani şu işine geldiği gibi konuşan sizler şimdi söyleyin bana, benim hayatıma nasıl doğru bir cümle katabilirsiniz? Lady Nietzsche
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder